Türk hukukunda iş kazası, işçinin işyerinde geçirdiği ve işçiyi bedenen veya ruhen özüre uğratan bir olay olarak tanımlanmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihadı uyarınca, işçinin işyerinde geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesi iş kazası olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda, bir gemi adamının bir gemide, yani iş yerinde, kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesi bir iş kazası olarak nitelendirilmektedir. Bunun sonucu olarak, gemi adamlarının yasal mirasçıları, Türk Borçlar Kanunu’nun (“TBK”) hizmet sözleşmesi hükümleri ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına istinaden işverenden, taraflar arasındaki iş akdinde düzenlenmiş olan maddi tazminata ek olarak, maddi/manevi tazminat talep edebilmektedir.

Yakın zamanda ise yabancı bayraklı bir gemide çalışırken kalp krizi sonucu hayatını kaybeden Türk gemi adamının yasal mirasçıları tarafından geminin işletenine karşı açılan maddi ve manevi tazminat talepli davada Denizcilik İhtisas Mahkemesi yukarıda bahsi geçen yerleşik içtihadın aksine şaşırtıcı bir karar vermiş ve bu karar Yargıtay tarafından onanmıştır.

Mahkeme, kalp krizinin gemi adamının yaşı ve tıbbi geçmişinin sonucu olarak gerçekleşmiş olması sebebiyle iş kazası olarak nitelendirilemeyeceğine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, işverenin olayın meydana gelmesinde herhangi bir kusuru olmaması nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerini reddetmiştir.

Oldukça ilgi çekici olan bu karar, Türk mahkemelerinin işçinin kendi tıbbi geçmişinden kaynaklanan iş kazalarına olan yaklaşımının değişebileceğine işaret etmektedir Aynı zamanda şüphesiz ki Türk gemi adamlarının veya yasal mirasçılarının kalp krizi veya başka doğal hastalıklara bağlı maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından emsal nitelikte bir karar olabilecektir.

Konu ile ilgili herhangi bir sorunuz olması halinde bizimle iletişime geçmekten çekinmeyiniz.